Sokak sanatının en önemli özelliği sanatçı ile izleyici arasındaki tüm üçüncü kişi ve kurumları ortadan kaldırması. Sanatçı, kendi üretimini herhangi bir müze, galeri, küratör ya da medya kanalı olmaksızın doğrudan izleyiciyle buluşturarak provokatif söylemlerde bulunabiliyor ve eleştirellik bakımından herhangi bir sınırlama ile karşılaşma olasılığı ortadan kalkıyor. Sokak sanatçıları aynı zamanda ülkeden ülkeye seyahat ederek yapıtlarını dünyanın farklı yerlerine yaymayı da önemseyen aktivistler; özellikle toplumların politik açıdan baskı altında bulunan ya da değişim yaratma imkânlarına sahip olmayan kesimlerine destek olmak, onların sesi olmak için çaba sarfediyorlar. Hatta sokak sanatı birçok ülkede yasak olduğundan ve Vandalizm olarak görüldüğünden, çoğu kez yapıtlarını yakalanma ve ceza alma riskini göze alarak üretiyorlar

Sokak sanatı ve Grafiti arasındaki farkın ne olduğu, sıkça sorulan bir soru. Bunu sadece tek bir cümle ile ifade etmek zor, Graifti yazıları ve sokak sanatı genelde hep birbiriyle karıştırılır. Her ikisi de bir galeri ortamından ziyade kamusal alanda sergilenen yıkıcı birer sanat hareketidir. Grafiti sanatçıları eserlerini kamusal alana yerleştirseler de, eserlerinin toplum tarafından anlaşılmasıyla ilgilenmezler; onların muhatabı diğer grafiti sanatçılarıdır. Sokak sanatçılarıysa eserlerinin herkes tarafından görülmesini ve onlara ilgi gösterilmesini isterler. Onlar bir açıklama yapma çabasındadır. Sokak sanatı ve grafiti birbiriyle ilişkili modern sanat hareketleri olsalar da teknik, işlev ve amaç bakımından ayrıdırlar.

90’lı yıllardan itibaren Türkiye’de yaygınlık kazanmaya çalışan sokak sanatı, özellikle 2013 Gezi Protestoları sonrasında tam anlamıyla bir patlama yaşamış ve bugün metropollerin hemen her caddesi, sokak sanatının başarılı örneklerine yer vermeye başlamıştır. İstanbul’da Taksim, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli; Ankara’da Kızılay, Tunalı Hilmi; İzmir’de Alsancak ve Bornova gibi metropol merkezlerinde sokak sanatı ve grafitinin en güzel örneklerine rastlayabilirsiniz. Gezi ile birlikte bu sanat dalı o kadar popüler hale geldi ki, İstanbul’da bulunan Pera Müzesi geçtiğimiz yıl “Duvarların Dili” başlıklı bir grafiti ve sokak sanatı sergisi açtı ve ABD, Almanya, Fransa, Japonya ve Türkiye’den 20 dünyaca ünlü sanatçının eserlerine yer verdi. Sergide yer alan eserlere ve sokak sanatçılarıyla yapılan röportajlara online olarak şu adresten ulaşabilirsiniz. Sokak sanatına ve grafitiye yönelik artan ilgi bu tür kurumsal organizasyonların devam edeceğini gösteriyor.     Tatilinizi İstanbul’da geçirecekseniz sokak sanatı için ilk gitmeniz gereken yer Taksim’deki İstiklal Caddesi’dir. İstanbul’un bir numaralı kentsel merkezi konumunda olan Taksim’e çıkan bu ünlü cadde ve ara sokaklarında muhteşem eserler bulabilirsiniz. Örneğin İstiklal üzerinde Galatasaray Lisesi’nin yanından, sahilde Kabataş’a kadar inen sokaklarda rengârenk sürprizler sizleri bekliyor olacaktır. Tünel’den Karaköy’e inen muhteşem tarihi sokaklarda da eski duvarların üzerinde, geçen kalabalıklara sessizce eşlik eden yapıtlara rastlayabilirsiniz.